10/06/2012

ANNE


Ruhumda tozlar uçuşur
kemiklerimde erir zerreler
ölüler şehri kırmızı bugün
beni tekrar doğur anne
dünya henüz gıcırdarken

ağlayan sesime inat
gülsün bebek gözlerim
herşey yine sil baştan
ama temiz ama ilk kez
doğur beni anne!

SONBAHAR RÜZGARI


                 "Suriye ile savaşa hayır" sesleri yükselirken gözardı edilmemesi gereken  bir  iç savaşımızın olduğu gerçeği. Yaralarımız kanamaya  hâlâ devam ediyor. Gençlerimizin 'şehitlik' ünvanı ile omuzlarda taşınarak eve gönderilmesi  acı bir teselli.

                Nedir?.. 'her nimetin bir külfeti vardır' nisbetince yani  "ülke terörden arınsın istiyorsanız genç evlatlarınız ölmeye devam edecek! "neden henüz eli silah tutmayı öğrenmiş bu gençler ölüyor? Bu hayatta kaybedecek daha az kazanımları olduğu için mi ya onların hayalleri!

                Savaşın ilk kurbanı çocuklar..yaklaşan felaketin habercisi;

                Suriye'ye ilk misilleme şu dakikalar itibariiyle yapıldı. adı henüz resmi makamlarca savaş konmadı..ilan edilmedi sadece haberlere 'misillme' olarak yansıdı.Öngörüm beni yanıltmazsa Suriye topraklarının TC çatısı altına girmesi an meselesi yahut geçici idare sağlama sorumluluğunun TC ye verilmesi..arap ülkelerinin baharını ancak TC'nin şuan ki güçlü politika sergileyen hükümetinin, kararlı ve sempatik doğu yüzü bitirebilir  de ondan!Tam da işte burada tarihi yadetmeli geldiğimiz noktanın bir yüzü de  Başbakanımızın  'one minute' çıkışının  getirisi!

                Siyasete dair en önemlisi tarafımdan AKP kongresi oldu. Sayın başbakan Tayyip Erdağan'ın uzun konuşmasının ardında yatan  mesajı cümleleri okumak çok zor değildi. Memleket tek başkanlı sisteme geçmeye hazırlanıyor. Bu siyasal değişim bence bakış açısına göre değişir bunu 'dikta rejim' diye adlandıranlar olacaksa da  ben yeni dünya düzeninde zamanında atılmış bir adım olarak değerlendiriyorum. Sadece Türkiye değil dünya muhafazakarlaşıyor soğuk din savaşları milenyumu yeni keşfederken çağa damgasını vuracak! Sıcak olanlarını da dilerim insanlık birdaha şahit olmaz!

****   

                Edebiyata gönül vermiş biri  olarak biraz da zülfü yare dokunmak istedim. Kitap piyasasınında ki son durumlar bundan  kastım ; öncelikli roman, öykü ,şiir kitaplarıdır. Ciddi otoritelere ihtiyac var. Süzgeç görevi görecek yetkili tarafsız merciler malesef yok denecek kadar az.'Tarafsız' olunmasının bilhassa altını çizmek istiyorum. Çünki belirli kişilerin elinde derilen yün çileleri gibi edebi sahamız! farklı kalemlerden çıkıyor olsa dahi ,kendini tekrar eden  eserler çoğaldı.'90 lı yılların pop müziği furyası gibi bir yığın kitap basılıyor. Birçoğu da hakettiği yere ulaşamadan eriyip gidiyor. Sosyal medyada devamlı Avrupalı düşünürlerin Yunan felsefecilerin sözleri dolaşıp duruyor. Birkaç değerli edebiyatçımızın sözleri 'aşk' üçgeninin dışında değer bulamıyor. Okuyucu kitlemiz sığ , elektronikler  ise baş düşmanımız. Tabi ki sözün muhatabı önce aynadaki 'ben' sonra da 'siz' sevgili okuyucular.

****

                TBMM ' den hayvan hakları ile çıkacak olan çoğu hayvan sever gibi benimde eksik ve yanlış  bulduğum yasanın yine hayvanseverlerin güçlü ve kordineli  protestosu ile geri püskürtülmesi oldu. Bu işte çoğu yazımda belirtmeye çalıştığım sivil toplum örgütlerinin yerinde ve zamanında çalışması ile mümkün kılındı. Demek ki sosyal medya  bahar rüzgarı mimarlarını biraraya getirebildiği kadar..dünyanın daha güzel bir yer olması içinde güzel düşünceli insanları  da bir araya getirebiliyor. Yeterki teknolojiyi nerede ve nasıl kullanabileceğimizin ve sınırlarının nerelere kadar uzadığının farkında olabilelim.