"Suriye ile savaşa hayır" sesleri
yükselirken gözardı edilmemesi gereken
bir iç savaşımızın olduğu
gerçeği. Yaralarımız kanamaya hâlâ devam ediyor. Gençlerimizin 'şehitlik'
ünvanı ile omuzlarda taşınarak eve gönderilmesi
acı bir teselli.
Nedir?..
'her nimetin bir külfeti vardır' nisbetince yani "ülke terörden arınsın istiyorsanız genç
evlatlarınız ölmeye devam edecek! "neden henüz eli silah tutmayı
öğrenmiş bu gençler ölüyor? Bu hayatta kaybedecek daha az
kazanımları olduğu için mi ya onların hayalleri!
Savaşın
ilk kurbanı çocuklar..yaklaşan felaketin habercisi;
Suriye'ye
ilk misilleme şu dakikalar itibariiyle yapıldı. adı henüz resmi makamlarca savaş
konmadı..ilan edilmedi sadece haberlere 'misillme' olarak yansıdı.Öngörüm beni
yanıltmazsa Suriye topraklarının TC çatısı altına girmesi an meselesi yahut
geçici idare sağlama sorumluluğunun TC ye verilmesi..arap ülkelerinin baharını
ancak TC'nin şuan ki güçlü politika sergileyen hükümetinin, kararlı ve sempatik
doğu yüzü bitirebilir de ondan!Tam da
işte burada tarihi yadetmeli geldiğimiz noktanın bir yüzü de Başbakanımızın 'one minute' çıkışının getirisi!
Siyasete
dair en önemlisi tarafımdan AKP kongresi oldu. Sayın başbakan Tayyip Erdağan'ın
uzun konuşmasının ardında yatan mesajı
cümleleri okumak çok zor değildi. Memleket tek başkanlı sisteme geçmeye
hazırlanıyor. Bu siyasal değişim bence bakış açısına göre değişir bunu 'dikta
rejim' diye adlandıranlar olacaksa da
ben yeni dünya düzeninde zamanında atılmış bir adım olarak
değerlendiriyorum. Sadece Türkiye değil dünya muhafazakarlaşıyor soğuk din
savaşları milenyumu yeni keşfederken çağa damgasını vuracak! Sıcak olanlarını
da dilerim insanlık birdaha şahit olmaz!
****
Edebiyata
gönül vermiş biri olarak biraz da zülfü
yare dokunmak istedim. Kitap piyasasınında ki son durumlar bundan kastım ; öncelikli roman, öykü ,şiir
kitaplarıdır. Ciddi otoritelere ihtiyac var. Süzgeç görevi görecek yetkili
tarafsız merciler malesef yok denecek kadar az.'Tarafsız' olunmasının
bilhassa altını çizmek istiyorum. Çünki belirli kişilerin elinde derilen yün
çileleri gibi edebi sahamız! farklı kalemlerden çıkıyor olsa dahi ,kendini tekrar
eden eserler çoğaldı.'90 lı yılların pop
müziği furyası gibi bir yığın kitap basılıyor. Birçoğu da hakettiği yere
ulaşamadan eriyip gidiyor. Sosyal medyada devamlı Avrupalı düşünürlerin Yunan
felsefecilerin sözleri dolaşıp duruyor. Birkaç değerli edebiyatçımızın sözleri
'aşk' üçgeninin dışında değer bulamıyor. Okuyucu kitlemiz sığ ,
elektronikler ise baş düşmanımız. Tabi
ki sözün muhatabı önce aynadaki 'ben' sonra da 'siz' sevgili okuyucular.
****
TBMM
' den hayvan hakları ile çıkacak olan çoğu hayvan sever gibi benimde eksik ve
yanlış bulduğum yasanın yine
hayvanseverlerin güçlü ve kordineli
protestosu ile geri püskürtülmesi oldu. Bu işte çoğu yazımda belirtmeye
çalıştığım sivil toplum örgütlerinin yerinde ve zamanında çalışması ile mümkün
kılındı. Demek ki sosyal medya bahar
rüzgarı mimarlarını biraraya getirebildiği kadar..dünyanın daha güzel
bir yer olması içinde güzel düşünceli insanları da bir araya getirebiliyor. Yeterki
teknolojiyi nerede ve nasıl kullanabileceğimizin ve sınırlarının nerelere kadar
uzadığının farkında olabilelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder