8/28/2012
GURBET 'Çİ' YANSIMALAR
Bir izin yolu daha sormayın gitsin.Her sene adeta kutsal bir yolculuk yaz aylarında sarıyor gurbetçi insanını!Hernekadar bu tanıma rahatsız olsakta yapışmış üzerimize birkere..
Ağır yorgunluğun ve 2-3 saatlik yol üstü otellere uğramama inadının ardından tam da “evim evim güzel evim..vatanım”dediğiniz anda yol üstü lokantasının size adeta “bura Türkiye yok öyle” dediği pervasız bir tutum ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Açsınız, yorgunsunuz ve bir tas çorba iki tas yemek şehir içi hoş lokantalarda yediğiniz yemek parasını fazlasıyla geçiyor.Bİr de hizmet bedeli,üstelik siparişiniz dışında gelen ne olduğu belirsiz bir yemek eşliğinde!yaz tatillerinde yediğiniz içtiğiniz giydiğiniz ticari ve ticari olmayan(!)mekanlara dikkat edin.Malesef herkes samimi birçok insanımız gibi duyarlı ve saygılı olmayabiliyor.Her ülke ve sahada olabileceği gibi sizin samimiyetinizi suistimal edecek atmosferler yaşanabiliyor.
Bir sıcak bir cehennem bir kıyamet ekolojik tehlike bu olsa gerek!Hep savunusunu yaparım artık yeni mimarilere yeni giyim tarzlarına ihtiyaç var. Koca koca binalara dur demenin zamanı geldi.Cadde üstünde şehrin isinde pasında büyümek zorunda kalan çocuklara baktıkça insanın yüreği cızlıyor. En işlek caddelerde, galari üstlerinde, lokanta aralarında evler ,parksız, ağaçsız ,oyunsuz çocuk nesli büyüyor. Bir yandan çocuklar okusun diye hertürlü uğraşın verildiği bu ülkede öyle ki şehir çocukları kolay okuma şansları olduğu halde tv kanallarına ve bilgisayara teslim. Büyükler günün rızkının uğraşını vermenin ardından rahat bir bardak çay içebilmenin derdinde!Ramazan ayını bu sene İstanbul’da yaşamak ben ve ailem için ayrı keyif oldu. Ancak ; sıcaklarda sessiz çoğunluğun oruç tutmadığınıda gözlemlemek zor olmuyor. Bu da fıkha giren bir konu ki beni aşar.
Siyaset tatilde arasıra olağanüstü toplantılara devam halinde bizim gibi ülkelerin meclisi tatile girmemeli . Ekonomisi, ticari sahası ,eğitimi ve sağlık kalitesi sistem açısından rayına oturmamış hükümetlerin bolca maaş alan milletvekillerinin eni konu tatil yapmaya vakitleri olmamalı! Bu insani ihtiyaçlarını hiç değilse dünüşümlü gerçekleştirmeli.
Avrupa Birliği kavramını unutalım lütfen Avrupalı olmak şarkıcılarını tatil yerlerini çarşı mekanlarını bilmekle olmuyor. Sisteme dahil olmak ile oluyor. Özellikle genç idareciler bunun farkına iyi varmalı. Türkiye o çarkı kavradığında birliğe dahil olabilir ki bu hatırlatma yurt dışında yaşayan ve her fırsatta ülkesine yatırım yapan benim gibi birçok gurbetçinin ortak aynı zamanda haklı düşüncesidir.
Suriye’nin iç savaşı ha bitti bitecek derken daha da derinleşerek farkli konularla komşu ülkelerinde gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Karşılıklı çekilen ihtarlar örümcek ağını andıran ülkeler arası danışıklı dövüşlerin ardından yakındır Beşar Esad’ın pes etmesi.Konu o ki; Doğu ülkelerinin ortak kaderinin asıl temelinde gözlemlediğim liderlerinin çocuk yaştan itibaren batılı eğitmenler tarafından eğitilip en ala Amarikan okullarında okuyup Amarikan gençliği ile beslenip bir ekmeğe muhtac insanının başına hizmet için dikilmeleri. Çünki ancak bahsi geçen ülkelerde ki söylem ve yaşantıları yüksek duvarlı sarayları olan burokrat dostlarıyla tatil anlayışı çinde geçer gider. İşte bu emperyalizmin masum insanı sinir ve maduriyetten çatlatan küçük bir örneğidir.Bize gelince biz bütün siyasi akımlardan az az nasibini almış coğrafyası ile özdeş kendine has insanı ile ve hiç kalkındırılmaya çalışılmayan ve zaruri ihtiyacı aşikar olan köylüsü ile emekleme aşamasında bir ülkeyiz. İdareciler bu çocuğu bu yüzyılda ya yürütür ya felç bırakır.Halkın bunu göz önünde bulundurarak duyarlı ama aynı zamanda provokeden uzak yaşadığı bu geçişte kontrollu ve bilinçli olayları süzmesi gerekir.Tarafımda ağustos ayına giriş bu düşüncelerin merkezindeydi dostlar!
www.bogazicigundem.com Agustos makalem
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder