Hollanda da varolan kadınlarımızın sorunları elbetteki küçümsenmeyecek kadar fazla, yanlış gelenekler altında ezilen kadınımız bu sebeple yeterli eğitim alamadığından genel de ikinci sınıf muamelesini hatta üçüncü sınıf muamele ile burda yaşıyor her sahada karşı karşıya zorluklar var. Yeterince ne kendini ispat edebiliyor nede bir çoğunun başörtülü olmasının verdiği çifte zorluklarla bürokratik alanda kendine yeterli bir yer bulabiliyor. Öncelikle başörtü misyonunu yeterince sahiplenemediğinden başkalarına da bunun hak ve geçerliliğini anlatamıyor. Kafalarda hep o bildik bakış açısı ile siyah beyaz bir fotografa mahkum kalıyor. Halbu ki geleneksel kadınımız ile günumüz kadınının arasında haklar baz alındığında hiç bir ayrımcılık olmamasına karşın henüz haklarının dahi farkında değil kadın. Avrupanın imkanlarına evet kavuşmuş ancak eski düzeninden de sıyrılıp sosyal sahasını genişletmeden çarşı ve ev üçgeninde hapis kalmış. Şimdilerde ikinci nesil bunu kırma savaşında gerek politikada gerekse vakıflar ve seçkin mesleklerde buda gurur verici.
Lalenin Kaybolmuş Yüzleri (Verdwaalde Gezichten van Zwarte Tulp) isimli bir proje ile yola çıkan kadınlar, namus cinayetlerini ve Kürt kadınlarının içinde bulunduğu koşulları bir belgeselle ulursalararası kamyonuna taşırdı.
Avrupa Parlamentosu ve Türkiye Kadın Raportörü Emine Bozkurt ve Utrecht Üniversitesinden Kürdolog Martin van Bruinessen'in, yönlendiriciliğini yaptığı Siyah Lalenin Kaybolmuş Yüzleri Projesi, Hollanda'da gençlere iş bulma ve yönlendirme proje çalışmaları yürüten E.Yeter Akın ve Hollanda da bir üniversite hazırlık öğrencisi olan Seren Dalkiran tarafından hazırlandı. Proje kapsamında töre cinayetleri ve nedenleri üzerine birde belgesel çekildi.Geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye gelerek Diyarbakır'da çalışma yürüten Dalkiran ve Akın, kadın sorunu ve namus cinayetlerini konu alan kısa bir belgesel çekti .12 mart 2003 tarihinde Koog aan De Zaan'da bir Türk kadının ayrıldığı eski eşi tarafından kadın sığınma evinin yakınlarında vurulduğunu dile getiren proje koordinatörlerinden E.Yeter Akın, namus cinayetlerinin Türkiye gibi Hollanda da işlendiğini söyledi. Kadınların farklı renkler taşıdığını dile getiren Akın, "Bize göre kadın farklı renklerden oluşuyor, fakat çoğu zaman yaşadığı sorunlar yüzünden renkleri solabiliyor, ya da yaşamak için tek renge bürünme hakkı veriliyor. Lale Hollanda’nın sembolü, aynı zamanda Türkiye orijinlidir. Bu iki ülkede yaşayan kadınların sorunları birbirinden çok da uzak değil. Çözümü ancak birlikte çalışarak üretebiliriz. Bundan dolayı projemiz Türkiye ve Hollanda'da yaşayan kadınları kapsıyor" dedi.
Töre cinayetlerı muamma kadınımız o yada bu sekilde egitilmemişliğe mahkum kalmıs ve kendiside bunun savaşını verecek yeterli çatilar bulamadigi sürece şaşkın yer yer isyan kokan ateş hep yanacağa benziyor.Özüne işaret etmek istediğim konu bireylerin eşitliği kadın erkek hakları çığırtkanlığında aramak yerine özgürlük ve eşitlik kavramlarını insanoğlu
26.04.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder