Filistin İslami hareket Tahran temsilcisi Dr. Nasır Ebu Şerif ifadesinde ; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İran’la hareket etmek yerine Suriye’nin parçalanması üzerine bir yol izlediği gibi iddialı bir açıklamada bulundu!
İran ve Türkiye’nin Suriye lehine ortak bir stratejisi mi vardı? Ne değişti de bu kadar keskin bir çizgi ile bu açıklama gereği duyuldu. Arka plan çok haraketli olsa da medyamız şu sıra alacakaranlık kuşağına teslim durumda!
Dünya’nın bir çok yerinden Suriye insanına destek için yola çıkan gençler var. Hollanda’dan da bir çoğunun olduğu fısıltı gazetesi şeklinde duyulmakta! temelinde iktidar protestosu olan bu iç savaşın mağdurları Müslümanın Müslümana kırdırılması ile süregidiyor maalesef!
MANİFESTO
A. Öcalan’ın kitabının basımının önce ret görmesi sonrasında bu yasağın askıya alınması durumu var ki; “o kadar yasak mağduru TV programı filmi ve kitabı varken neden A. Öcalan’ın kitabının reddi dikkatini çekiyor?” diye sorarsanız?
Diğer yasaklanmış ya da sansüre uğramış olan film sahnesi, kitap vs.lerin Hükümetin merkez kanadından kaynaklandığı düşüncesinde değilim ama durum onu gösteriyor ki bir dizinin direkt başbakandan uyarı almış olması diğer medya ve basın organlarında da rağbet gördü. ‘Raiting’ kaygısı adına yeşil ampul!’ yaktırdı! Dolayısı ile bu kitabın ilk etapta yasaklanabilir denmesi ve sonrasında salık verilmesi daha çok satışını tetikleyecektir de ondan! A. Öcalan’ın bir çok kitabı basımı ve dağıtımı yapılmışken iş bu kitaba gelince yasaklanılacak bir durum olabileceğini açıkçası düşünmüyorum.
Öcalan’ın ve benzeri kitapların yasaklanması günümüz Türkiye’sinde siyasi ve etnik perspektif açısından düşündürücü insan haklarının son yüzyılda artık daha çok aranıldığı yönünden bu durum kaygı verici. İçinde yazdıkları bakımından da bir o kadar dikkat çekici.. Bir nevi terör örgütünün tarihinin geliş sürecinin analizi düşünce tarzının halkta ve siyasi platformda ki yeri...örgütün nihayete ermesi arifesinde sayfalarında zatında haklılıkla işlenmiş bir günahın çıkartılma işlemi olabilir mi?
GÖBEKLİTEPE
Urfa’nın bereketli topraklarında ortaya çıkmış olan bu medeniyet belirtisi insanoğlunun ilk yerleşik düzene geçtiğinin ilk hayvanları ehlileştirdiğinin ve ilk kez tapınaklarının inşa edildiği, sunakların bulunduğu kazıdır ki biz milletçe bu durumun Amerika’dan yine çok sonra farkına varabildik. İlk olarak tarlasını sürme işleminde bulduğu bir taşı müzeye götüren ‘masum çiftçinin’ fedakarlığı sayesinde böylesi bir uygarlık günışığına kavuşturulabilmiştir. İnsan düşünmeden edemiyor o masum çiftçinin artık ekip biçemediği arazisinin maddi karşılığını devlet geri vermiş midir? bu davranışı onure edecek ne yapılmıştır? Ara sıra bu tür kahramanca hareketlerde bulunan ya da dolaylı şekilde devlete ve millete katkısı olan insanlarımız için ne yapılmaktadır ne yapılabilir?!
AMFİBÜS!
Boğaziçi Gündem’in farkıyla belki de ilk benim sayfamdan duyacağınız müjdeli bir haber. Yakında İstanbul trafiği nostalji olarak hafızalarda yer alacak nasıl mı?
Hollanda’dan Türkiye’ye hem karada hem suda yüzen otobüsler geliyor. Hayal değil en az İstanbul için düşünülen çılgın projeler için gerçek niteliğinde! İlk olarak Eyüp ve Sütlüce arası güzergah belirlendi.
Teleferik Aşkları;
Bu ay yazımın sonunu adrenalin oluşturacak bir haberle noktalayayım. Malumunuz Çamlıca yeni camii projesi ve Mecidiyeköy’e kadar kurulacağı varsayılan teleferik. Bu çılgın proje mimari Çinliler çıkmazsa kim olur merakla bekliyorum. Bir de o İstanbul manzarasında yeşeren aşkları manzaraya tav olmuş beste güfte ve şiirleri bir düşünsenize!
Orhan Veli sizce de çok şey kaçırmış olmaz mı?
Ancak İstanbul boğazının üstünde salınacağıma iki saat trafik beklemeyi de yeğlerim o ayrı!
www.seydakoc.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder