1/10/2015

EDİTÖR YAZISI


 

 

 

Bir İstanbul Öykücüsünden…

 

Şeyda Koç, eskilerin deyimiyle ‘Hüda-yı nabit’ bir yazar; kolay, rahat, yalın yazabilen biri.

‘Velûd’ bir yazar aynı zamanda; şiirden romana, öyküden denemeye… yirmi yıllık yazarlık hayatına, farklı farklı alanlarda yedi kitap sığdırmış. Bir o kadar da yayına hazır, kenarda bekliyor.

Şeyda Koç hayal gücü çok geniş bir yazar; öykülerinde de, romanlarında da ‘daldan dala’ atlatıyor okurlarını.

Öykülerinde hemen her konuda, hemen her temada kolayca ve rahatça kalem oynatabilen bir kalem.

Şeyda Koç öykülerinin ortak yönü ‘insan’; yani ‘insancıllık’; insanı, insanlığı, insancıllığı öne çıkartıyor yazarımız.

Hollanda’da yaşamasının da etkisiyle olmalı, yabancıların dünyasına da girerek yazabiliyor Şeyda Koç. Başarılıda üstelik.Ama neyi, nereyi yazarsa yazsın, o bir ‘medeniyet algısı ve bütünü’ içinde yaklaşıyor kahramanlarının dünyasına.

Evet; aslında Şeyda Koç, neyi, nereyi yazarsa yazsın, bir ‘İstanbul öykücüsü’ o; İstanbul’un ruhu, İstanbul’un derinliği, İstanbul’un zenginliği ve kokusu tüm öykülerinde bir şekilde hissediliyor.

Şeyda Koç öykülerinin, okuru ‘içine içine çeken’ ve ‘alıp götüren’ bir ortak paydası da var; öykü kahramanıyla birlikte yaşıyorsunuz, hissediyorsunuz adeta; böyle bir ‘sıcaklığı’ ve ‘içtenliği’ de var öykülerin.

Şeyda Koç’un zorlamasız, rahat, samimi bir Türkçesi var; ‘yaşayan/yaşanan/yaşatan’ bir Türkçe ile yazıyor.

‘Sen Tara Saçlarımı’nın en büyük sürprizi ise İstanbul’u ‘damat’, kendisini‘gelin’ olarak kurguladığı en şiirsel öyküsü Şeyda Koç’un: ‘Damatların En Güzeli’…

Sait Faik için söylediğimizi onun için de söyleyebiliriz: O bir İstanbul öykücüsüdür; nerede yaşarsa yaşasın, nereden yazarsa yazsın, nereyi yazarsa yazsın; o İstanbul merkezli yazmaktadır.

Şeydalı nice öykülere ve kitaplara efendim.

 


Fahri Tuna

Editör

                          04 Mayıs 2014,                                                                                                 Üsküdar, İstanbul

 

Hiç yorum yok: